Akupunktur, vücutta oluşan hastalıkları veya disfonksiyonları ortadan kaldırmak için belirli noktalara iğne batırılarak yapılan bir tedavidir.
Akupunktur uygulamalarının 5000 hatta 6000 yıl önceye gittiği bilinmektedir ancak elimize ulaşan en kapsamlı kaynak Huang Di Nei Jing’e aittir ve MÖ 200 yılında yazılmıştır. “Sarı İmparator’un İç Hastalıkları Klasiği” adlı kitapta 282 nokta tanımlanmıştır. Akupunktur’un temellerini oluşturan Taoist felsefeden bahseder, birbiri ile uyumlu ama birbirine zıt olarak çalışan iki farklı enerji Yin ve Yang’ı, Beş Element’i, organ ve on iki meridyen sistemini anlatır. Bugün bile geçerliliğini koruyan bilgiler içermektedir.
Suitang hanedanlığı zamanında (581-960) Geleneksel Çin Tıbbının en önemli teşhis metodlarından biri olan nabza bakma teknikleri geliştirildi.
Song Hanedanlığı döneminde (960-1279) tıp ve akupunktur eğitiminde büyük düzenlemeler yapıldı. Wang Weiyi öğrencilere ders vermek amacıyla gerçek insan büyüklüğünde iki heykel yaparak akupunktur noktalarını bunların üzerinde gösterdi. Bu Bronz heykeller günümüzde “Pekin Geleneksel Çin Tıbbı Koleji Çin Tıp Tarihi Müzesi’nde” görülebilirler. Bu dönemde İmparatorluk Tıp Komiserliği’nde Akupunktur Bölümü kurulmuştur.
Akupunktur uygulamaları Ming Hanedanı (1368-1644) dönemine kadar daha da geliştirildi. Fakat bu dönemde ilaç kullanımı çok ilgi görmeye başladı ve akupunktur geleneksel bir metod olması nedeniyle küçümsenmeye başlandı. 17. yy ortalarından sonra Batı dünyasının etkilerinin de Çin’de iyice artmasıyla birlikte Akupunktur unutulmaya başlandı.
Modern Akupunktur’un Gelişimi, 1950’lerde Fransız Dr.Nogier’in kulaktan teşhis ve tedavi yöntemi olarak ortaya koyduğu “Aurikulotherapy-Aurikulomedicine” tekniğini yayınlamasından sonra Çin’li doktorlarda kulak akupunkturu ile ilgilenmeye başlamışlardır.
MÖ 4.yy. da Hippokrat’ın kulak kepçesinde belli noktaları kanatarak impotans, başağrısı, hipertansiyon tedavi ettiği hakkında yazılı kaynaklar bulunmaktadır. 1637’de Portekiz’li Dr.Zaratus Lusitanus tarafından kulakta bir noktanın koterizasyonu ile “siyatalji” tedavi edildiği belirtilmektedir. 1717’de ise Valsalva kitabında kulakta belli bir alanı koterize ederek “dişağrısı”nı geçirdiğini yazmıştır.
Bugünkü şekliyle Auriküloterapi’nin tanımlanması ve uygulanmasını ise Fransız Dr.Paul NOGİER’e borçluyuz.
Aşağıda bazı önemli çalışmaları sıralanmıştır;
1951’de kulak kepçesi kullanılarak hastalıkların tedavi edilebileceğini fark etmiş.
1956’da; kulakla fötüs arasındaki ilişkiyi açıklamış.
1969’da; RAC(refleks auriculo-cardiac) adını verdiği fenomeni açıklamış.
1976’da; Kulak kepçesinde 7 ayrı frekans alanı tanımlamış.
1980’de “Enerji,Fazlar ve Lateralite” adında bir makale yayınlamış.
1982’de; organizmanın gerek mekanik gerekse elektromagnetik dalgalar karşısındaki reaksiyonlarını fotopersepsiyon tekniği ile kanıtlamıştır.
Analjezi
Birçok ağrı türünde akupunktur’un plasebo’dan anlamlı bir şekilde daha etkin olduğu, kronik ağrılarda da morfinle karşılaştırılacak kadar etkili olduğu yapılan kontrollü çalışmalar sonucunda saptanmıştır.
Yan etkileri ve komplikasyonları oldukça seyrek görülür. Bazen hastaların şikayetleri artabilir, bu doktorun fazla veya kuvvetli stimulus vermesinden kaynaklanabilir ve birkaç saat içinde geriler.
Sık görülen bir başka komplikasyon vazovagal tonus artışıyla birlikte bayılmadır. Bundan korunmak içinde özellikle ilk seanslarda hastayı yatırarak tedavi etmek daha iyi olur.
Nadir görülen bir komplikasyon lokal infeksiyonlardır. Tek kullanımlık steril iğnelerin kullanılması ile bu sorun aşılabilir. Özellikle kulakta travmatik iğnelemeden kaçınılmalıdır.
Akupunktur’un bu etkileri anatomik, histolojik, embriolojik, biyo-fiziksel, biyokimyasal, nörofizyolojik ve fizyolojik mekanizmalarla açıklanmaktadır. Özellikle analjezik etkisi üzerine yapılmış birçok bilimsel çalışma yayınlanmıştır.
Vegetatif sistemin regülasyonu
Sedasyon
Gevşeme
İmmünstimülasyon
Vazodilatasyon
Nedeni bilinmeyen ağrılar
Hayatı tehdit eden hastalıklar
Hayatı kısıtlayan hastalıklar
Pıhtılaşma bozuklukları
Psikozlar
Allopatik tedavilerle etkileşme
Solunum Yolu Hastalıkları: Astım, Bronşit, Sinüzit, Larenjit, Farenjit, Tonsillit, Soğuk algınlığı
Sindirim Sistemi Hastalıkları: Aft, Diş Ağrısı, Gingivit, Yemek borusu ve kardia spazmı, Gastrit, Ülser, Kabızlık, İshal, Kolit
Üro-genital Sistem Hastalıkları: Enüresis nokturna (gece altını ıslatma), Sistit, Adet düzensizliği, Ağrılı adet.
Endokrin Hastalıklar: Guatr, Diabet (şeker hastalığı)
Cilt Hastalıkları: Akne, Psöriazis (sedef), Zona ve sekeli, Ürtiker, Ekzema, Alerji.
Nörolojik Hastalıklar: Migren ve diğer baş ağrıları, Fascial paralizi (yüz felci), Trigeminal nevraji, Dupuytren kontraktörü, Kas hastalıkları, Serebral Palsy, Meniere hastalığı.
Psikiatrik Hastalıklar: Stres, Depresyon, Uyku bozuklukları, Psikosomatik hastalıklar, Kekemelik, Tikler
Kalp-Damar Hastalıkları: Taşikardi, Ritm bozukluğu, Hipertansiyon, Hipotansiyon
Romatizmal Hastalıklar: Romatoid Artrid, Ankilozan Spondilit, Fibromyalji, Behçet, Lupus, Raynaud hastalığı, Tennisci dirseği, Artozlar (kireçlenme), Bel, Boyun fıtıkları, Diz, Kalça, Omuz ağrıları
Alışkanlıklar: Sigara, Alkol
Diğer: Kronik yorgunluk, El ve ayak yanmaları, Aşırı terleme, Obezite (şişmanlık).
Akupunktur konusunda dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, bu tedavi yöntemini uygulayan Doktorların güvenirliğidir.